Buharla Yolculuk Yapacağım Birazdan: Vapurlar ve Tarihleri

Vapur ne tuhaf kelime. Bilen bilir, bilmeyenlere anlatayım, vapur Fransızca “Vapeur” kelimesinden geçmiş dilimize. Anlamı da “Buhar” demek. Aslında “Vapeur à bateau” buharlı gemi demek Fransızca. Ama biz onun buhar kısmını almışız. Ee, pratik bir milletiz vesselâm. Öyle uzun uzun lafları sevmeyiz.

İşte bu vapurları İstanbul’da yolcu taşımak için kullanmaya başlayalı tam 170 yıl olmuş!

Ben bunu duyunca bir tırstım tabi. Bize 170 yıldır aynı vapurları boyayıp boyayıp yeni diye kaktırıyor olmasınlar?!

Hemen koştur koştur iskelede aldım soluğu. Biraz fazla koşmuşum. Karaköy’e kadar gelmişim. Ama iyi de olmuş. Şansa bu güzel vapur çıktı karşıma.

Bütün vapurlara evcil hayvanlara verir gibi isim vermişler bu arada. Başta tuhaf geldi ama sonradan anladım. Hangi vapur kaçta nereye gidecek, karışmasın diye vermişler bu isimleri. Bu tatlı vapurun adı da “Moda“.

Moda’ya baktım, fena görünmüyor. En azından 170 yoktur yaşı. Ama kesin öğrenmem gerek. Yaşını sordum. 28 yaşındaymış. Kendisiyle birlikte toplam 23 vapur varmış İstanbul’da tüm gün fır fır dolaşan ve en yaşlısı 41 en genci de 4 yaşındaymış.

Ben o genç vapurları çok seviyorum. Tertemiz ve ferahlar. Çocukken bindiğim o eski, külüstür, pis vapurları hatırlıyorum da, ödüm kopardı. Ama öyle batacaklar falan diye değil. Hamam böceklerinden korkardım. Yolcudan çok böcek olurdu içeride. Hatta bir seferinde arkadaşımın üzerinde gezinmişti. Iyyy, çok fena!

Neyse, vapur kalkmak üzere, ben artık bineyim. Artık olmadıklarını bilmeme rağmen kaloriferlerin, koltukların köşelerinde böcek kontrolü yapayım önce. Etraf temizse de çaycıdan kendime bir çay söyleyeyim. Sonra da camdan dışarıyı izleye izleye Kadıköy’e döneyim.

Deniz içimi açıyor. Belki biraz da martı beslerim..