Kadıköy Yeldeğirmeni’nde Yeni ve Sıcak Bir Kafe: Sene 95

Kadıköy Yeldeğirmeni’nde Yeni ve Sıcak Bir Kafe: Sene 95
25/03/2015 kuklasureyya

Ve işte yeni bir kafe daha! Burası “Sene 95”. Ne zamandır gelmek istiyordum buraya ama bir türlü fırsat bulamadım. Daha doğrusu burayı bulamadım!kukla-sureyya-cafe-sene-95-yeldegirmeni

Burayı ilk kez birkaç ay önce, bu sokaktan geçerken fark ettim. İçeri bir baktım, insanlar bilgisayarlarının başına oturmuş, çalışıyorlar. Hani şu elmalı bilgisayarlar var ya, adını söylemeyeyim, siz anlayın, işte hepsinde de ondan vardı. “Eh” dedim, “Herhalde çalışmak için çok elverişli bir yer, bir dahaki sefere ben de geleyim.” Sonra da yürüdüm, gittim.

Birkaç gün sonra da buraya gelmeye çalıştım. Çalıştım diyorum, çünkü gelemedim. Girdim Yeldeğirmeni’nin sokaklarına, ama bulamadım burayı. Adını da unutmuşum, bakamadım da internetten. Derken şimdi tekrar karşıma çıktı. Ben de hoop girdim içeri.

İçerisi gene bilgisayar başında çalışan insanlarla dolu. Ama sohbet eden çiftler de var. Bir de yabancı öğrenciler. Yani burada her çeşit insan var.

Hemen kendime bir kahve söyledim ve mekanın sahibini aradım. Sahibi son derece kendi halinde ve güleryüzlü biri çıktı. Adı Mustafa’ymış. Kendimi tanıttım, “Birkaç soru sorabilir miyim?” dedim. “Tabi ama neden?” dedi. “Instagramda yazacağım.” dedim. “Neden yazacaksınız?” “Bilmem, tanıtacağım burayı.” “Şimdi ben anlamadım, reklamımı mı yapacaksınız?” “Tam olarak reklam diyemeyiz, çünkü gönüllü bir tanıtım bu, ayrıca canım nasıl isterse öyle anlatacağım burayı.” “Aa çok ilginç, ben burayı açtığımdan beri hiç tanıtmadım burayı, sen neden yapacaksın bunu?” “Sevdim burayı.” “Sevdin mi? Gerçekten mi, çok sevindim sevmene!”

Evet, tam olarak böyle başladı konuşmamız. İlk defa “Burayı neden anlatacaksın?” diye ısrarla soran bir kafe sahinine rastladım. Ama bunu sormasının hiç kötü bir sebebi yoktu. Kendisi tıpkı benim gibi meraklıydı sadece.

Neyse, Mustafa 6 ay önce açmış burayı. Asıl mesleği şehir plancılıkmış. Ve bu kafedeki asıl hedefi de gelen müşterilerin kendilerini rahat hissetmeleriymiş. Bence amacına da ulaşmış.

Kahvelerin bir kısmını Şerif Başaran’dan, bir kısmını da Eminönü’nden alıyormuş Mustafa. Bunun sebebi de çeşidin çok olmasını istemesiymiş.

Buranın isminin neden “Sene 95” olduğunu sorduğumda da ilginç bir açıklaması oldu kendisinin. “Hani bir şeyler anlatırken insanlar derler ya, sene bilmem kaç, sene 95 diye, onun gibi olsun diye.” dedi. Ben de bunun üzerine Mustafa’nın yüzüne baktım uzun uzun. Yaşını anlamaya çalıştım. Ve aramızda kalsın, muhtemelen 1995 yılında çocuktu henüz.

Ve Sene 95 ile ilgili birkaç not:

Burada çay-kahve çeşitleri dışında çeşitli yiyecek de var. Tavuk yemekleri, kahvaltılıklar, tatlılar, hatta vejetaryenler ve veganlar için bile yiyecekler var. Yiyeceklerin hepsi burada yapıyor.

İsterseniz Go, Catan, Abalone gibi kutu oyunları da var burada. Ki bu oyunlar her yerde bulunmuyor. Ama dikkat edin, burası bir oyun kafe değil.

İçeride bir de kitaplık var. İsteyen istediği kitabı alıp burada okuyabiliyor. 

Plak da var. Arada plaktan da müzik çalıyorlarmış.

Yani sonuç olarak burada her şeyden biraz var.

Ben muhtemelen bilgisayar başında çalışmak istediğim zamanlarda buraya geleceğim. Siz de gelmek isterseniz her gün sabah 10 ile gece 12 arası açık burası. Hatta bazı geceler biraz daha geç kapatabiliyorlarmış.

Adres: Recaizade Sokak No:37,Kadıköy, İstanbul

Comments (5)

  1. elyaf eniste 6 sene önce

    🙂

  2. A. Atakan Demir 6 sene önce

    Kukla fikri harika. Yazı kısa, okunulası. Sene 95 ise tam da gidilesi gözüküyor!

    • Author
      kuklasureyya 6 sene önce

      Hepsi için çok teşekkür ederim o zaman 🙂

  3. Ö.Selen 6 sene önce

    Kukla Süreyya hatirlar belki beni adımdan, ona az mesaj atmadim

Pingbacks

  1. […] Yazının devamı için tıklayınız… […]

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*