
Sanırım ben şirket hayatını bırakalı 3 yılı aşkın zaman oldu. Buna rağmen o günlerde yaptıklarım dün gibi aklımda:
– Sabah çalan alarmı iki kez erteler, sonra gözlerim kapalı halde yataktan çıkıp gardrobun önüne geçer ve hangi eteğimi, gömleğimi giyeceğimi seçerdim.
– Giyinip makyajımı yapar, sonra ayaklarıma düz spor ayakkabılarımı ya da babetlerimi giyer, yanıma da topuklu ayakkabılarımı alırdım.
– Servise biner, her zaman oturduğum cam kenarı koltuğa geçer, işe gidene kadar uyur ya da müzik dinlerdim.
– İnmeye yakın düzleri çıkarıp topuklu ayakkabılarımı giyerdim.
– İş yerine varınca hemen yandaki pastaneden dereotlu poğaça ya da küçük pizza alırdım.
– Masamın başıma geçer, bilgisayarımı açar ve çaycıdan bir çay söylerdim.
– Çayımı ve kahvaltımı bitirene kadar ya maillerimi temizler ya da internetten haberlere bakardım.
– Özellikle haftanın ilk günüyse departmandaki sevdiğim arkadaşlarım da kahvaltıya eşlik ederdi. Birlikte dedikodu yapar, hafta sonunun nasıl geçtiğinden ve özel hayatımızdan bahsederdik.
– Sonra da da günlük/haftalık planlarımı, yapmam gereken işleri listelerdim.
– Departmana giren diğer arkadaşlara da oturduğum yerden “günayyydııınnn” diye seslenirdim.
Ve çalışmaya başlardım. Şimdiyse Instagram‘dan “günaaayydııınn” diye sesleniyorum. Değişmeyen tek şey bu sanırım…
Gelecek yazı: Klasik bir iş yeri günü nasıl geçer?